Almanyada üniversitede okurken muhteşem bir bahçesi olan iki katlı bir evin, talebelere kiralanmak üzere dışarıdan merdiven ilavesiyle yaratılan çatı arasında sadece duşu ve wc si olan şirin bir odada oturuyordum. Ev sahibem kırk yaşlarında saçları bakır rengi ve çok güzel bir bayandı. Mathias adında ondan biraz daha yaşlı erkek arkadaşı ile yaşıyordu. Mathias tam anlamı ile alkolik ve kaba bir insandı yabancılara karşı çok daha tahammülsüzdü. Taşınalı üç ayı geçmişti akşamları bahçede oturup, içerlerken sürekli münakaşa ederler ve bu tartışmanın sonucu benim orada oturmama kadar dayanırdı. Kathe ise paraya ihtiyacı olduğu için orayı kiraya verdiğini yoksa geçinmelerinin zor olduğunu söyler, zaten aldığını birahanelerde harcayan Mathias konuyu uzatmaz ve konu kapanırdı. Bu böyle yaklaşık altı ay kadar sürdü. Bir akşam okuldan eve döndüğümde Katheyi kapısının önündeki masaya oturmuş ağlarken buldum. O güne kadar sadece merhaba ve iyi günler dışında hiç konuşmamıştık.Merhaba dedikten sonra onun cevap vermesini beklemeden neyiniz var yardım edebilirmiyim diye sordum, yüzünü ellerinin arasına aldığından yüzünü göremiyordum. Benim sorumu yinelemem üzerine hıçkırıkları arasında anlaşılmaz bir şekilde Schwein Mathias, (domuz Matiyas)diyerek ellerini yüzünden çekip bana döndü. Sol gözü morarmış ve şişmiş dudağında bayağı bir yarık vardı. Elinde tuttuğu kâğıt peçede kıpkırmızı olmuştu. Ne oldu ne yaptı diye sorumu tekrarlamama rağmen hıçkırıklarına engel olamadığı için cevap veremiyordu. Aklıma annemin bu tür göz veya yüzdeki şişme ve morarmalara ekmeğin içini çiğneyerek bağladığı geldi. Hızla yukarı çıkarak evdeki ekmekten büyük bir parça koparıp çiğnemeye başladım,temiz bir mutfak bezinide alarak aşağıya indim, hıçkırıkları kesilmek üzere olan Katheye , bu senin gözündeki morluğu alır ve şişi de indirir diyerek mutfak bezinin içine koyduğum ekmeği şiş olan yere koyup bağladım.O sırada kapının önünde bir polis arabası belirdi,herhalde olayı gören komşuları haber vermişti.Polisler olayı anlatmasını ve ambulans isteyip istemediğini sordular,o fazla bir şey yok ufak bir kaza diyerek polisleri göndermeye çalışsa da polisler illede ifade alıp hastaneye götürmek istiyorlardı.Kathe fazla bir şeyim yok ve kimseden şikayetçide değilim,dinlenmek istiyorum diyerek onları gönderdi.Bir titreme tutmuştu şimdide, yaz günü olmasına rağmen çok üşüyorum dedi,evine hiç girmemiştim ama genelde girişte bir dolap olur ve bir şeyler bulunur diyerek açık kapıdan içeri girdim hırka benzeri bir şey asılı duruyordu,alıp sırtına örttüm.Teşekkür etti.Her hangi bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sorduğumda hayır teşekkür ederim diyerek kalkıp evine girdi.Sabah okula giderken her zaman bahçede olan Kathe ortalarda yoktu. Yortu Bayramı nedeniyle cumartesi ve pazarın ilavesi ile dört gün tatil olduğu için bende Frankfurta arkadaş ziyaretine gidecektim, haber vereyim dedim ama kapısıda kapalı idi küçük bir kâğıda not yazarak bıraktım. Tatilin bittiği gün akşam eve geldim onun lambaları yanıyordu, merdivenleri çıkarak odama girdim, üstümü değiştirdikten sonra gelirken aldığım kızarmış tavuk ve patatesi tabağa koyup sofraya oturdum. Yemeğim bitmiş ve TV de bir belgesele dalmıştım kapı çalındı, saat dokuza geliyordu ve bu saatte hiç kimse bana gelmezdi. Kapıyı açtığımda Kathe elinde iki zarf ve üstü örtülü bir tabakla karşımdaydı. Gözündeki şişlik inmiş morluk kaybolmaya başlamıştı. İyi akşamlar diye zarfları uzatırken mektuplar her halde ailenden bunu da ben yaptım diyerek tabağı uzattı. Teşekkür edip buyur gir diye kenara çekildim, ama o çok geç oldu yatman lazım, fark etmez buyur dedim, o iyi geceler diyerek merdivenlerden inip gitti.Yine sabah akşam karşılıklı günaydın ve iyi akşamlar dilekleriyle bir hafta geçmişti. Cuma günü okul dönüşü yaptığım alışveriş poşetleri ile bahçeye geldiğimde o da kapıda duruyordu. İyi akşamlar diyerek merdivenlere yöneldim bir dakika dedi, efendim, elindekileri bırak gel bu akşam misafirimsin hadi gecikme diyerek bana cevap hakkı bile tanımadan içeri girdi. Elimdeki poşetleri bırakıp elimi yüzümü yıkayıp indim aşağı kapı açıktı ve içerden girebilirsin diye sesleniyordu. Üzeri beyaz örtülü yuvarlak bir masa tam ortasında bir çiçek sepeti ve sepetin ortasında üç tane mum, porselen servis ve iki tane şarap kadehi duruyordu. Hoş geldin dedi nereye istersen oturabilirsin diyerek mutfağa yöneldi. Kathe yaşına rağmen gerçekten harika bir vücuda sahipti,ne yüzünde ne de ellerinde kırışıklık ve sarkma yoktu,dolgun kalçaları ve çok büyük olmamakla beraber yerinden fırlayacakmış gibi duran diri göğüsleri vardı ve sutyen takmadığı bluzunun arkasından belli oluyordu. Önce kayık tabağa tablo gibi özenilerek hazırlanmış rengârenk bir salata getirdi. Tekrar gittiği mutfaktan Tabaklara yine zevkli bir şekilde yerleştirilmiş kızarmış et ve haşlanmış patatesle geldi, bana ne içersin dedi siz ne ikram ederseniz onu diyerek seçimi ona bırakmıştım. Bu akşam Şarap içeceğiz güzel bir Fransız şarabım var severmisin dedi ,evet dedim,Bir genç kız tavrıyla dönerken kısacık eteğinin altında sütun gibi duran bacakları gerçekten içimi gıdıklıyordu. Bir kez daha mutfağa giderek elinde bir şişe “Grand Cru” Bordo Kırmızı şarapla geldi.Müsaade edermisin diyerek elinden aldım ve açarak önce onun kadehine sonra kendi kadehime doldurdum. O mumları yakıp lambayı söndürmüştü. Afiyet olsun diyerek yemeğe başladı. Bir kaç lokma aldıktan sonra kadehini kaldırıp sağlığına diye kadehime hafifçe değdirip bir yudum aldı, parmağını kadehinin kenarlarına sürterken sana çok şey borçluyum. Ben ne yaptım ki dedim, çok şey dedi. Bunları her kim olsa yapardı lütfen büyütmeyin, ama gördün kim vardı yanımda kimse, sadece polisi aramışlar onu da yapmasalardı daha memnun olurdum. Onun o günkü kötü durumunu hatırlayıp yemeğin zehir olmaması için lütfen kapatın bu konuyu o çok geride kaldı, zaten izi bile kalmamış. Doğru dedi dışarıda hiçbir şey yok ama içimdeki yara kapandımı sanıyorsun. Zaman en iyi doktor ve en etkili ilaçtır hadi unutalım bunları diyerek bu sefer ben kadehimi kaldırıp uzattım.Mesele kapanmış yemek faslı bitmişti,bir şarap daha açalım mı diye sordu teşekkür ederim bu akşamlık yeter.Öyleyse masayı toplayım rahatça oturalım dedi ,size yardım edeyim diyerek bende kalktım.O tabakları ben kadehleri ve boş şişeyi alıp mutfağa gittik.Elindeki tabakları bulaşık makinesine koyup elimdeki kadehleri alıp makineye yerleştirdi.Boş şişeyi mantarını ayırıp bir sepete bıraktıktan sonra teşekkür ederim buyurun diyerek tekrar salona döndük.Seni çok az tanıyorum ama gördüğüm kadarı ile mükemmel bir insansın,ve yediğim dayağın boşuna olmadığını bana kanıtladın. Ben şaşırmıştım. Efendim ne anlamda deyince, dinle dedi Mathias la tüm kavgalarımızın nedeni sendin. Ona göre Türkler barbar, kaba, kadın düşkünü olurlarmış,bense senden böyle bir davranış görmediğimi hatta yüzüme bile bakmaktan çekinen kendi halinde ve kibar bir insan olduğunu söylerdim ve her seferinde yoksa sen bununla yatıyormusun orospu diyerek beni hırpalıyordu. Yılar önce kocamı kaybettiğimde onun iş arkadaşı ve bir yardım meleği maskesi ile hayatıma girip beni sömürdü. Ben onun için sadece yataktaki ihtiyacını giderecek bir oyuncaktım. Ama bitti bir daha buraya adım atamaz. Ben gelin bütün bunları bırakalım hepsi geride kaldı ve unutun artık. Gülün, sevinin ve hayatınıza yeniden bir yön verin .Şimdi size ismini hatırlayamadığım İngiliz yazarın bir lafını aktarayım , ben hep bu sözü kendime rehber yapmışımdır,Hayat önünüze gelen çorbanın neden çok sıcak veya çok soğuk olduğunu düşünmeye değmeyecek kadar kısadır Kathe hayretle yüzüme bakarak sen gerçekten mükemmelsin diye bana elini uzatıp Arkadaşmıyız diye sordu evet siz istiyorsanız memnuniyetle dedim. Bunu kutlamalıyız dedi ve gidip bir şişe daha şarap alıp geldi bana uzattı, o büfeden kadehleri alırken ben şişeyi açmıştım. Yeniden kaldırdığımız kadehlerimizi Arkadaşlığımıza ve Dostluğumuza diyerek kaldırdık. Ayağa kalkarak yanıma geldi ve şimdi beni öp dedi arkadaşlığımızı sağlamlaştıralım , kızların ve erkeklerin çıkacakları kişiyi öpmelerinin ilk öpüşme olarak adet olduğunu biliyordum bizimki ne anlama gelecekti.Dudaklarına masumane bir öpücük kondurarak ellerini avuçlarımın içine aldım, daima arkadaş ve dost kalalım dedim.Gözleri buğulanmıştı,neden bu kadar geç tanıdım seni neden..diye boynuma sarılıp ağlamaya başladı.Ben sırtını sıvazlayarak hayat bu neyin ne zaman olacağını bize asla belli etmez.Hadi bırakın ağlamayı diyerek kirpiklerinde takılıp kalan göz yaşlarını sildim artık gülme zamanı,yoksa şarap mı çarptı deyince yooo diyerek omzundan hafifçe itip alay etme sakın çok duygulandım dedi.Rahatlamıştı dans edelimmi diyerek gözlerimin içine bakıyordu,olur dedim.Müzik setinden gelen müzik eşliğinde birbirimize sarılarak dans ediyorduk,başını omzuma dayayıp beni bu kısa zamanda böylesine mutlu ettiğin bana kadın olduğumu hatırlattığın için sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum diyordu.Saçlarına kondurduğum bir öpücükle sen mutlu olmayı arzuladığın için mutlusun ben sana bir şey yapmadım ki dediğimde başını omuzundan kaldırıp dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı ve uzun ,uzun öpüştük nefesimiz kesiliyordu onun başını kaldırarak bu kadar abartma lütfen beni şımartıyorsun diye kısa bir öpücük kondurdum burnunun ucuna.Müzik bitmiş ve vakit epey geç olmuştu,ve ben bu başlangıcın beni nereye sürükleyeceği konusunda hiçbir ip ucuna sahip değildim,ve zaten bu gün olan her şeyin bir teşekkür amaçlı olduğundan başka bir duyguya kapılmamıştım.Ben genç bir erkek o ise orta yaşlarda her şeyi ile mükemmel bir kadındı.Fakat onu hayal kırıklığına uğratmamak bana düşen en büyük sorumluluktu, onun benim için katlandıkları karşısında.Bunu sadece parasal açıdan dahi yapsa bir öğrenci için ev bulabilmenin çok zor olduğu bir dönemde benim için büyük bir fedakarlıktı.Ben müsaade istesem artık çok geç oldu sizde yatın dedim,tekrar bana sarılarak siz yok benim adım Kathe veya sen diyebilirsin ,unutma biz arkadaş ve dostuz dedi.Tamam Kathe dedim tamam Murat dedi beni kapıya kadar koluma girerek getirdi ve iyi uykular diyerek yeniden öptü.Kapımın çalınışıyla uyandım, kapıyı açtığımda Kathe her zamankinden çok farklı gayet şık bir kıyafetle kapımdaydı onu hiç bu kadar özenle giyinmiş olarak görmemiştim hadi kahvaltı hazır, tembellik yok hemen in aşağıya yumurtalar soğumasın. Kızarmış ekmek üzerine sürülen tereyağı ve üzerinde dilim peynirler, bal, süt ve yumurta ile yaptığımız kahvaltı esnasında Kathenin heyecanlı ve telaş içinde idi. Onun hareketlerini takip ettiğimin farkına varmış olmalıki sana bir itirafta bulunacağım dedi, boşalan kahve fincanımı önümden alıp kahvemi doldururken. Hayatımda hiçbir gün bu kadar mutlu ve huzurlu olamadım, gerek evliliğimde gerekse Mathiasla olan beraberliğim boyunca böylesine istekle ve zevkle kahvaltı etmemiştim. Ben onlar için, bir çamaşır makinesi, bir aşçı veya ev işlerini yapan hizmetçiden farklı olamadığımı seninle geçen şu üç beş gün içinde daha iyi anladım. Senin çevremde oluşun bile bana kadın olduğumu, eline bile değmeden bir kadının nasıl sevilip saygı göreceğini bana en güzel şekilde yaşattın. Şimdi söyle kalbine heyecan ve özlem doldurduğun bu kadını yalnız bırakıp yeniden o anlamsız yaşantısına terk edecekmisin? Vereceğim cevabın olumsuz olmasından korkarcasına gözlerini benden kaçırıyor sesi ve kahvemi uzatan eli titriyordu. Ellerini avuçlarımın içine alarak, benden olan beklentini bilmiyorum, akşamki konuşmamızda dost ve arkadaş olduğumuzu defalarca tekrar etmiştik, ben daha üç yıl kadar okuyacağım okul bitince olaylar beni nereye sürükler bilmiyorum. Burada olduğum müddetçe seni bir dost olarak asla yalnız bırakmam buna emin ol diyerek ellerine bir öpücük kondurdum. Ellerini ellerimin içinden çekmeden gözlerimin içine bakarak Seni seviyorum, beni kendine öylesine alıştırtın ve bağladın ki seni kaybedersem artık bu hayata dayanamam diyerek gelip boynuma sarıldı, ağlıyordu.Kathenin sıcak nefesi ve yanağımı ıslatan gözyaşları içimde bir dayanılmaz bir arzuyu ateşliyordu.Arkamdan sarıldığı için yüzünün ifadesini göremiyordum,ayağa kalkıp onu çevirerek benimle yatmak mı istiyorsun dediğimde sadece yatmak değil seni hayatımın vazgeçilmez bir parçası olarak görmek istiyorum sana hava ve su kadar ihtiyacım var.Ateş bacayı sarmıştı, içimde ona karşı aylardır gizli, gizli büyüyen arzu şimdi bir yanardağ gibi patlamaya hazırlanıyordu. Kollarımın arasında kedi gibi büzülen Katheyi kucakladığım gibi yere yatırdım. Bilinçsizce ve rastgele her yerini öpüp okşamaya başladım. Her gördüğümde bende dayanılmaz arzular uyandıran kadın artık altımda ve sıcak nefesini yüzümde hissedecek kadar yakınımdaydı. Elleriyle çekerek düğmelerini kopartıgı gömleğimi açarak göğsümdeki kılları okşuyor, dudaklarımı ısırıyordu. Avuçlarımın içindeki memeleri her okşamamda biraz daha dolup biraz daha sertleşiyor, ben meme uçlarını sıktıkça Kathe bacaklarını ayırarak sanki bana hadi gir bana diyordu. Onu omuzlarından tutarak ayağa kaldırdım, bluzunu ve eteğini çıkarttım altında külotu yoktu, yenice temizlendiği belli olan ve kabarmış amı iyice ıslanmış ve bacak arası yapış, yapış olmuştu. Pantolonumu çıkartmam için kemerimi çözüp, fermuarımı açmış ve külotumla beraber aşağı çekip ayağı ile iterek çıkartmıştı. Çıplak bedenlerimiz bir birine yapışmış olarak halının üzerinde alt, alta üst, üste sevişiyorduk. Kathe her üstüme gelişte kendini iyice bana bastırarak artık iyice sertleşmiş olan penisimi amının üstüne sürtüyor ve hadi diye inliyordu.Ben bacaklarımı açıp Katheyi üzerime çektim. Dizlerinin üzerinde üstüme oturup eliyle yakaladığı penisimi amının içine dayadı ve birden kendini aşağı bırakarak tamamını içine aldı. Ata binen Amazon gibi kalkıp oturuyor dudaklarını büzerek ve memelerini sıkarak zevk aldığını belli ediyordu.Dakikalarca üzerimde kalan Katheyi geriye doğru yatırarak ben onun üstüne çıkıp bacaklarını önce omzuma alıp sonra ayak bileklerinden tutarak başına değecek kadar bastırmaya başladım.O muhteşem ve daracık am artık bana aitti ve içindeki penisimi hiç bırakmak istemiyor gibi sıkıp gevşeterek beklenen sonuca doğru dolu dizgin yolculuk yaptırıyordu.ben artık dayanamıyordum ve patlamak üzereydim,Kathe warte bitte warte noch (bekle bekle lütfen) diyerek kasılmaya ve başını sağa sola sallayarak boşalmaya başlamıştı.Damarlarımın çekildiğini hissediyor ve bütün vücudumu saran tarifi imkansız bir haz ile arzuladığım kadının içine boşalıyordum.Ayaklarıyla sardığı belimden bastırarak uzun bir zaman içinde beklememi istemişti. Aylardır belkide yıllardır tatmadığı bu duygunun bitmesini istemiyormuş gibi daha henüz düzenleyemediği nefes alışı ile kesik, kesik ve fısıltı halinde ağzından çıkan kelimeler ile çok müthişti diyerek bitkin bir şekilde kollarını iki yana açıp uzandı.O evde oturduğum toplam 5 yıl boyunca yaşadığımız o kadar çok ve farklı bir ilişkimiz vardı ki, bu gün hala o günlerin benzerini yaşayabilmenin arzusu ve heyecanı ile yaşıyorum.Benimle anılarını paylaşmak ve yazışmak isteyen Seviyeli tek bayan veya evli çiftler . adresinden ulaşabilir.Hepinize daha mantıklı fantaziler ve mutlu günler dilerim.
Canli sikiş sohbeti yapmak için beni araya bilirsiniz. 00 237 800 00 66
Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 003 185 800 225